Anlık karar vermeyip bir tık ilerisini düşünmenin koşu dışında da kimseye pek zararı olmaz herhalde. Sabır iyidir.
Koşmak gerçekten çok sabır gerektiren bir iş. Hem sabır gerektiriyor hem de insan koştukça veya koşmaya çalıştıkça daha sabırlı olmayı öğreniyor. Size aralarda bahsettiğim sakatlık bitti sayılır. Şimdi bir geçiş sürecindeyim. Sakatlığın bitişinden eski tempoma dönüş süreci.
Yaklaşık üç aydır adam gibi koşamadığım için şimdi ha diyince eskisi gibi çıkıp koşamıyorum. Bir kere zaten eski tempomda koşacak kondüsyonum yok şu anda. Ama onun dışında kendimi birazcık zorlayayım bir tarafım ağrıyor, korkuyorum başka bir yerimi sakatlayacağım diye. Her ne kadar çıkıp bol bol koşmak istesem de oturup, işi ağırdan almam gerekiyor. Üç ay sonra iyileşmişken dilediğim kadar koşamamak beni deli ediyor. Neyse, birazcık daha sabır.
Gerçi birazcık daha sabır derken bir ay daha bekleyip pat diye eskisi gibi koşulabilecek bir durum yok ortada. Çıkıp azar azar koşmaya başlayıp yavaş yavaş arttırmak gerekiyor. Hatta bazı koşularda koşu içinde de sabırlı olup yavaş koşmak, hatta bazen yürümek bile gerekiyor. Dilediğince koşamıyor olmak sinir bozucu bir durum.
Derdini Anlatamayan Kaslar
İnsan istiyor ki sadece mental olarak yorulunca veya tatmin olunca bitsin koşu. Ama şu anki durumumda mental olarak hala koşmak isterken, sabırlı olup durmak gerekebiliyor. Duracaksın, tıpış tıpış evine gideceksin. Ertesi gün de belki her ne kadar kendini iyi hissetsen de koşmayacksın, bir sonraki günü bekleyeceksin. Beyin ve kaslar farklı zamanlarda hazır olabiliyorlar. Beyin hadi kendini anlatıyor, ses veriyor. İnsanın canı koşmak istemeyince istemiyor işte, fark ediyorsun bu durumu. Kaslar ise bazen yorulduk diyorlar ama bazen de hazır olmasalar da hiç ses çıkarmıyorlar. Onların yerine de düşünmek gerekiyor.
Sakatlık Dışı İşler
Tabi benim bu yukarıdaki serzenişlerim birazcık sakatlığım üzerinden. Aslında yazıya başlarken kafamda sadece sakatlığın gerektirdiği sabır yoktu. Ben bir koşu veya spor koçu değilim tabi ama yine de kendimce bazı gözlemlerim var. Bu hazır olma, olmama, sabretme meselesi sakat olmasan da geçerli. Koşan bir insanın kendini iyi tanıması ve dinlemesi gerekiyor. Bazen insanın canı planda yoksa da çok istiyor çıkıp koşmayı. Sonra kendini zorlayıp sakatlandığınla kalıyorsun. İnsanın vücudu yavaş gelişiyor, performans yavaş artıyor. Gaza gelip kendini zorlayınca iyi şeyler olmuyor. Sabırlı olmak gerekiyor.
İşin başka bir boyutu da iki koşu arasında gereken değil de tek bir koşunun içinde gereken sabır. Uzun mesafeler koşan başkalarının da benzer gözlemleri oluyordur eminim. Bazen bir koşunun başında insan kendini çok iyi hissediyor. Normal tepmondan hızlı koşmaya başlıyorsun. Ama sonra o koşunun sonlarına yaklaştıkça bitmiyor o koşu. Özellikle yarışlarda çok oluyor bu. Bazen kendim aynı hataya düşüyorum. Bazen de sabırlı olup koşunun sonuna doğru insanları geçerken kendimle gurur duyuyorum. İnsanın psikolojik olarak bu oyunlara gelmesi bana ilginç geliyor. Anlık karar vermeyip bir tık ilerisini düşünmenin koşu dışında da kimseye pek zararı olmaz herhalde. Sabır iyidir.