İçindekiler
Bu kendini geliştirmek konusu aslında benim için çok önemli konulardan biri. Zaten kaç yıldır “Kendimi sürekli geliştirmiş olmak” şeklinde bir yaşam boyu hedefim de var. İşin ilginç yanı insanın kendisini spesifik bir konuda geliştirmek istemesinin yanı sıra, herhangi spesifik bir konudan bağımsız olarak genel anlamda da bir gelişim ihtiyacı hissetmesi.
Belki sadece ben öyle hissediyorumdur bilemiyorum ama genel anlamda insanın kendini geliştirmiş olmasının tatmin edici bir yanı var. Belki 6 ay önce, belki 1 yıl önce olduğun insandan daha farklı daha gelişmiş bir insan olmanın çekici bir yanı var. Herhalde bunu sağlamanın benim için başlıca yolu kitaplar. Oradan başlayayım.
Kitap Okumak
Belki bazıları abarttığımı düşünebilir ama bence hayatta bir şeyler başarmışsam bunda en büyük paylardan biri beni yetiştiren ailem, diğeri de kitaplardır. Kişiliğimin çok büyük bir parçasını kitapların oluşturduğunu düşünüyorum. Sadece “non-fiction” kişisel gelişim kitaplarından bahsetmiyorum. İyi bir yazarın güzel bir romanındaki karakterler de insanı çok geliştirebiliyor. Roman okumak sürekli yeni insanlarla tanışıp yeni hayat görüşleri keşfetmek gibi.
Farklı hayat görüşlerine sahip, olaylara başka başka yönlerden bakabilen insanların hayatta daha avantajlı olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda bu insanların zor durumlar karşısında daha sakin ve daha güçlü kalabildiğini de gözlemliyorum. Sanki okumak bu sayede soyut bir şekilde daha tecrübeli hale getiriyor insanı.
Bazen çok okuyan mı bilir çok gezen mi tartışması oluyor. Gerçi benim cevabım ikisi de. Ama okumayı çok sevdiğim için belki okumak bir tık öndedir 🙂
Hedefler Koymak ve Plan Yapmak
Kitaplar dışında galiba işin temelinde yatan bir başka şey de insanın belli hedefleri olması, ve bu hedeflere ulaşmak için sistematik bir şekilde çalışıyor olması. Basitçe durum şöyle sanki: Kendini geliştirmek için önce hangi konuda, ne şekilde gelişeceğini bilmen lazım. Yani bir hedefin olması lazım. Hedefin yoksa spontane bir şekilde çevrende olan biten şeyler belki seni biraz geliştirir. O da hangi konularda belli değil. Muhtemelen kalıcı bir etkisi de olmaz. Benim genelde etrafımda gözlemlediğim durum bu maalesef. İnsanların hiçbir hedefi yok, oradan oraya sürüklenip duruyorlar. Belki bir şeyler öğreniyorlar bu süreçte ama acaba bu şeyler kendi istedikleri şeyler mi belli değil.
En basit örneği belki de üniversite sınavı ve sonrasında insanların kariyerleri. İnsanlar sınava girip, kendilerinin belli bir mesleği isteyip istemediğinden bağımsız olarak puanlarına göre girebilecekleri en yüksek puanlı bölümü seçiyorlar. Mezun olduktan sonra birçok yere iş başvurusu yapılıyor. En yüksek maaşı veren veya CV’de ismi en iyi duracak yerde işe giriliyor. Birkaç yıl sonra işten sıkılınıyor, veya maaş yetersiz geliyor. Tekrardan ya prestiji ya maaşı yüksek bir başka yere geçiliyor. Bu böyle devam edip duruyor. Bilemiyorum belki ben yanlış düşünüyorumdur ama bütün bu süreç boyunca kimse kendine hedefler koyup o hedeflere göre kendilerini geliştirecek kararlar veriyormuş gibi gelmiyor.
Tabi sadece hedef koymakla bitmiyor iş. Bu hedeflere ulaştıracak planlar da yapmak gerekiyor. Örneğin daha iyi İngilizce konuşmak isteyen bir insanın bunu hedef olarak koyması güzel ama bunun için bir de plan yapması ve bu plana uyması lazım. Öbür türlü herkesin yılbaşında kendisi için yazdığı ama iki gün sonra unutulan yeni yıl hedeflerine dönüyor iş.
Yazmak
Kendini geliştirmek ile yazmanın biraz açıklaması zor bir ilişkisi var. Yazmak benim her zaman çeşitli şeyleri daha net görmemi ve daha net düşünmemi sağlamıştır. Belki de yazarken insanın düşünce hızı yavaşladığındandır. Veya belki de insan yazarken daha sakince düşünebildiği içindir. İşin kendini geliştirmek ile ilgili kısmı da burada saklı bence.
İnsanın kendini geliştirebilmesi için net bir kafa yapısına sahip olması gerekiyor. Hayata ve kendine tepeden bakıp doğru kararlar verebilmek gerekiyor. Yazmak bunu benim için kolaylaştırıyor. Günlük hayatın stresi ve hızı bazen net düşünmeyi engelliyor. Hatta bazen değil hemen hemen sürekli engelliyor. Oturup bir 15-20dk elime kalem kağıt alıp genel olarak kendi durumum ile ilgili yazmak ve kendimi değerlendirmek çoğu zaman kendimi anlamamı, ne istediğimi bilmemi ve istediğime ulaşmak için ne yapmam gerektiğini bana gösteriyor. Bu şeyler de zaten insanın kendini geliştirmesinin temel taşları gibi. Ne istediğini bilmek, ne durumda olduğunu bilmek ve ne yapman gerektiğini bilmek. Yukarıda hedeflerden de bahsetmiştik. Yazmak da aslında hedeflerin uygulaması için gerekli araçlardan biri.
Eğitim Almak, Kurslara Gitmek
Biraz daha spesifik bir şeyden bahsedecek olursak eğer, insanın kendini geliştirmek için yapabileceklerinden biri de belli bir konuda eğitim almak veya kurslara gitmek. Hayatta bazı şeyleri insan tek başına öğrenebiliyor. Ama bazı konular için profesyonel birinin desteğini almadan iş zor. Tabi eğitim almak veya bir kursa gitmek genelde masraflı bir iş. Yine de eğer imkan varsa büyük faydası olacaktır profesyonel eğitimlerin. Özel ders yerine grup dersleri tercih edilip biraz masraflar azaltılabilir.
Günümüzde aynı zamanda internet üzerinden (Youtube vs.) insanın kendini eğitmesi, çeşitli birçok şey öğrenmesi de mümkün gibi. Udemy gibi siteler de online bir şekilde, uygun fiyatlı birçok opsiyon sunuyor. Belki bir profesyonelin verdiği yüz yüze eğitim kadar olmasa bile faydası olacaktır.
Yeni Alışkanlıklar Geliştirmek
Her gün yarım saat kitap okumak gibi küçük bir şey bile uzun vadede bir insanın gelişimine büyük katkılar verebilir. Tabi bunu söylemesi kolay. İş uygulamaya gelince yeni alışkanlıklar edinmek bir o kadar da zor bir iş bence.
Her gün unutmadan, üşenmeden, vazgeçmeden aynı şeyi yapmak ve bir süre sonra bunu alışkanlık haline getirmek büyük disiplin istiyor. Başarısızlık oranı da çok yüksek benim etrafımdan gözlemlediğim kadarıyla. Ama gözlemlediğim başka bir şey de eğer insanın yeni bir alışkanlık edinmek konusunda güçlü motivasyonları varsa, bu konuda gereken disiplinin de daha kolay edinildiği. Klişe biraz ama yeterince istersen olur demek gibi. Tabi neden istediğini bilmek, samimi bir şekilde, içten gelen bir şekilde istemek gerekiyor. Zorlama, yüzeysel şeyler, lafta kalan şeyler pek olmuyor.
Mesela, diyelim her gün spor yapmaya karar verdin. Çok hoş. Peki tam olarak neden buna karar verdin? Artık gerçekten hayatın boyunca daha sağlıklı bir yaşam mı istiyorsun? Daha uzun ve sağlıklı yaşayıp sevdiklerinle daha kaliteli vakit mi geçirmek istiyorsun? Yoksa sadece etrafında yaz yaklaştığı için spor yapan insanların sayısı arttı da sen de spora başlaman gerekiyormuş gibi mi hissediyorsun?
Alışkanlıklarla ilgili biraz daha teknik bilgi isterseniz şu kitaba göz atabilirsiniz: The Power of Habit: Why We Do What We Do in Life and Business – Charles Duhigg
Spor Yapmak
Yukarıda hazır spordan örnek vermişken oradan devam edelim. Spor yapmak bence kendini geliştirmek konusunda kendine has bir alt başlığı hak ediyor. Bunun sebebi de sporun insana çok farklı şekillerde çok büyük katkıları olduğunu düşünmem. Özellikle de sporu hayat tarzının bir parçası haline getirmenin katkısı büyük. Spor yapmak sağlık getirilerinin yanı sıra insana kendini iyi ve güçlü hissettiriyor, belli bir disiplin katıyor. Bütün bunlar hayatın başka yönlerine de yansıyor. Kendini daha iyi hisseden, daha disiplinli olan insanın başarılı olması daha kolay.
Birkaç getirisi daha olduğunu düşünüyorum spor yapmanın. Onlardan da bahsedeyim. Bir tanesi spor yapan insanın daha iyi besleniyor olması. İnsan ister istemez spor yaptığı zamanlarda yediğine içtiğine de daha dikkat ediyor. Başka bir tanesi ise özellikle açık havada yapılan sporların meditatif bir etkisi olduğu. İnsana huzur veriyor. Son olarak sosyal olarak da insanı geliştirebilen bir şey spor yapmak. Sosyalleşmenin en güzel yollarından biri bence güzel insanlarla çeşitli spor aktiviteleri yapmak.
Çalışmak İçin Zaman Yaratmak
Kendini geliştirmek ile ilgili yukarıda çeşitli şeylerden bahsettik ama tabi bütün bunlar zaman harcamayı gerektiren şeyler. O yüzden belki de bir insanın kendini geliştirmek için yapabileceği en önemli şeylerden biri zaman yaratmak. Benim gözlemim insan ister yoğun olsun ister olmasın, ister bir yerlerde genel müdür olsun, ister yarı zamanlı bir çalışan olsun kimsenin hiç bir şeyi yapmaya zamanı olmadığı yönünde. Kimsenin boş zamanı yok. Hal böyle olunca bazı şeylerden kısıp zaman yaratmak gerekiyor.
Benim kendi kıstığım şeyler de genel olarak sosyal medyada ve televizyon izlerken harcadığım zaman. Size de tavsiye ederim, çok faydalı. Bunların yanı sıra eğer geceleri çok verimli olabilen bir insan değilseniz, erken yatıp erken kalmayı deneyebilir; ve erken kalkarak kazandığınız zamanla kendinizi geliştirmek için bir şeyler yapabilirsiniz.
Aynı zamanda özellikle İstanbul gibi kalabalık şehirlerde insan sağda solda çok bekliyor. Otobüs bekliyorsunuz, takside trafikte bekliyorsunuz, hastanede sıra bekliyorsunuz. Bu beklediğiniz anlar için hazırlıklı olabilirsiniz. Yanınızda bir kitap olsun, veya çalışacak bir materyal olsun, veya hazırda telefonunuzdan izleyebileceğiniz bir eğitim videosu olsun. Beklerken zamanınız boşa gitmesin. Bu bekleme konusu ile ilgili bazı başka serzenişlerimi Beklemek Üzerine yazımda bulabilirsiniz.