İçindekiler
Bir zamanlar kötü düşüncelerin, endişeli, kaygılı düşüncelerin aklıma gelmesini engellemeye çalışırdım. Bunların aklıma gelmesinin, bu negatif düşüncelerin bir şekilde ben istesem de istemesem de dönüp dolaşıp beynime girmesinin bir sorun olduğunu düşünürdüm. Artık böyle düşünmüyorum.
Artık anlıyorum ki bunun üzerinde pek kontrolümüz yok. Sorun kötü düşüncelerin aklımıza gelmesi değil. Bir insan zaten aklına gelen, gelmiş olan bir şeyi nasıl engelleyebilir ki. Aklımıza ne geldiği üzerinde bir kontrolümüz olduğunu düşünmüyorum. Sorun bizim bu aklımıza gelenle ne yaptığımızda. İşin anca orasını kontrol edebiliyoruz çünkü.
Aklımıza gelen kötü bir düşünceyi beynimizde yoğurup yoğurup durmak da bizim elimizde, bu düşünceyi salıp gitmek de. Bu kötü düşüncelerle baş etmek için kendimce bazı yollarım var. Buyurunuz:
Kötü düşüncelere selam çakıp onlara yol vermek
İşin temelinde benim için bu yatıyor galiba. Bir gerçeği kabullenmiş durumdayım. Aklıma bir kötü düşüncenin gelmesini engelleyemem. Artık hipnozla falan bunu engelleyebiliyorlar mıdır bilmiyorum ama benim doğal olarak engelleyebildiğim bir şey değil bu. Kötü düşünceler aralarda gelip giriyorlar beynime. Ha bazen kötü olaylar oluyor, daha sık geliyor kötü düşünceler. Bazen her şey güzel gidiyor, daha seyrek geliyorlar. Ama sonuçta bundan kaçış yok.
Önemli olan bu endişe ve kaygı veren düşüncelerin beynime saplanıp kalmasını engellemek. Bazı insanlar akıllarına kötü bir düşünce geldikten sonra her şeyi bırakıp, kafalarında kurdukça kuruyorlar. Böyle yapmamak lazım. Durumla ilgili yapacak bir şey varsa yapmak lazım. Eğer yoksa kötü düşünceye şöyle hafif bir kafa selamı çakıp, hadi eyvallah seninle zamanı geldiğinde, yapılacak bir şey olduğunda ilgileneceğim diyip, önümüzdeki işe odaklanıp, hayatımıza devam etmemiz lazım. Öbür türlü kitlenip kalıyoruz. Beynimizin içinde filler tepişiyor, olan bize oluyor.
Zamanla daha iyi olacağını bilmek
Tabi biz ne kadar kötü, kaygı ve endişie verici düşüncelerin bizi etkilemesine izin vermemeye çalışsak da bazen hayatta ölüm gibi, ayrılık gibi, hastalık gibi olaylar bize çok ağır gelebiliyor. Biz kendimizi sakinleştirmeye çalışsak da kötü, depresif düşünceler her saniye tekrar tekrar aklımıza gelip hiç gitmeyebiliyorlar.
Böyle durumlarda bana iyi gelen şeylerin başında kendime zamanla her şeyin daha iyi olacağını söylemek geliyor. İçinde bulunduğum kötü durumun zamanla beni daha az etkileyeceğini biliyorum. İnsan alışıyor çünkü, daha az etkileniyor. Kötü şeyler zaman geçtikçe insanın aklına daha az gelmeye başlıyor.
Bir yaranın iyileşmesi gibi aslında. O an belki ağrınız çoktur ama yararın iyileşeceğini, ağrının azalıp geçeceğini bilirsiniz. Negatif, kaygı dolu düşüncelerle ilgili olarak da durumun böyle olduğunu gözlemliyorum. Zamanla etkileri azalıyor.
Hayatın adil olmadığını kabullenmek
Son olarak da hayatın adil olmadığını kabullenmek lazım. Bu neden başkalarının başına gelmiyor da benim başıma geliyor demek çok gereksiz ve zararlı bir düşünce bana göre. Hayat adil değil. Bazı insanlar daha şanslı, bazıları şanssız. Bazı insanların başına bir çok felaket geliyor, bazıları mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar.
Hayatta herkesin kendine bakması, kendi ile ilgilenmesi lazım. Belki çocuğunuzu bir trafik kazasında kaybedeceksiniz, belki çok sevdiğiniz bir arkadaşınız kanser olacak. Neden bunlar başkasının değil de benim başıma geldi sorusunun bir karşılığı yok hayatta. Hayatın işleyiş şekli böyle değil. Sormayın bu soruyu kendinize. Sormak sadece sizi daha kötü düşüncelere iter. İlgilenmeniz gereken şey kendiniz, yapacaklarınız, yapmanız gerekenler, kendi hayatınız.