30.06.2017 – Bodrum/Tek Sitesi
Bodrum’dan selam gençlik. Saat 10:10, bugün sizlere elimden geldiğince parça parça ama gün boyu yazmak istiyorum. Sabah hafiften erken kalkıp sahile geldik. Geceden çok içmeyip, çok geçe kalmayınca böyle biraz daha erken kalkılabilyor. İçmemek için kendimizi kastığımız da yok, yanlış anlaşılmasın. İlk günlerde çok yüklendiğimiz için artık içesim kalmadı pek benim. Neyse. Tatilimizin sonlarına yaklaşıyoruz, bugün Cuma günü, Pazar günü dönüş var. Buraya önceki Cumartesi geldik, Pazartesi ve Salı günleri bayram diye zaten tatildi, arayı da kendimize tatil yaptık.
Buralarda olmak çok güzel valla, hava biraz daha az bunaltıcı olabilir gerçi, bu aralar biraz Antalya’ya bağlamış Bodrum, ama olsun şikayet edilecek bir şey değil. Denizin kendisi tam bir terapi, gir ya da girme benim için denizin dibinde olmak başlı başına bir mutluluk kaynağı. Yine de maalesef her şey tammış gibi gelmiyor. Yine sebep iş. İşimin iyi kısmı neredeyse her işimi sahilden bir laptop ile yapabilecek olmam, kötü kısmı ise neredeyse her gün bir şeyler yapmak zorunda olmam. Galiba işin kendisi de biraz stresli, en azından bana göre, sonuçta sağlık sektörü. Hal böyle olunca kafamı tamamen işten güçten koparıp buralara getiremiyorum. Bir nevi anda yaşayamıyorum. Hep bir kaygı, işle ilgili, gelip oturuyor. Ama başka türlü de olur mu bilmiyorum, kendi işim olmasa bir şeyin daha iyi olacağı yok. Belki de daha erkendir, sonuçta şirket daha 2 yıllık bile değil, ve ben de daha 26 yaşındayım, belki bazı şeyleri çok erkenden istiyorum, belki bu yaşlarda bir şekilde beni mental olarak rahatsız etmeyip tatmin edecek iş yok. Neyse, umarım böyledir. Şimdilik yine nispeten iyi bir dengede olduğumu düşünüyorum. Mental olarak inişlerim çıkışlarım, moralimin çok bozuk olduğu veya çok mutlu olduğum anlar birbirini takip ediyor, ama olsun, şimdilik yine fena değil gibi. Bunu gerçi hedeflerimde olduğum yere bakıp da söylemem gerekiyor ama birinci bölümün sonuna geldik. Şimdi biraz deniz zamanı.
Vol. 2
Hop, yine ben, denize girdim çıktım, sonra da kahvaltımı ettim. Kahvaltıyı Cafe’de yaptık, gayet iyiydi ama kahvaltıdan öte deniz mükemmeldi. Buranın denizi yine her zamanki gibi buz gibi ama biraz kasıp vücudu alıştırdıktan sonra suda olmak inanılmaz bir keyif ve dinginlik veriyor. Neden bilmiyorum ama sabah saatlerinde deniz hep daha bir keyifli oluyor, belki insan azlığındandır. Yaşlıların bir bildikleri var da hep sabah giriyorlar, yılların tecrübesi sonuçta. Neyse, yaşlıları düşünmek pek keyifli değil. Saat kaç diye telefona baktım, İstanbul’da kedimize bakan arkadaştan mesaj gelmiş. Diyor ki sizin kedi rahatsızlık vermiyor ama benim Bodrum’da olmam kıskanılıyormuş, kıskanılır tabi, ben olsam ben de kıskanırdım kendimi. Şu telefonlar fena, bak nasıl dikkat dağıtıyorla, saat 11:28
Vol. 3
Selam gençlik, birazdan laptop’ımı açıp biraz iş yapmaya çalışacağım ama ondan önce bir iki satır daha yazayım dedim. Tatilde iş yapmak iyi bir şey mi kötü bir şey mi ikilemlerdeyim. Tabi iyi bir şey demek biraz garip gelebilir ama bir yandan da illa iş yapılacaksa buradan yapmak daha iyi. Bir yandan iş olaylarına şöyle de bakmak lazım: bitireyim de kurtulayım. Özellikle boktan bir işi bitirince insan rahatlıyor. Neyse, tekrardan görüşmek üzere.
Vol. 4
Hop yine ben, bu sefer size şezlongtan yazıyorum. Aslında şezlongtan yazı yazmak biraz zor, özellikle bu rahatsız şezlonglardan ama napalım, hem bunun da ayrı bir havası var, hem de şimdi üşendim kalkıp bir masa bulmaya. Bir sonraki yazımdan önce biraz iş yaptım ettim, pek bir şey bitiremedim ama olsun, sonuçta bir şeyleri rahatlattım. Böyle böyle devam edeceğiz işte. Bu sabah bir arkadaş diyordu çalışalım da emekli olalım diye, doğru valla çalışalım emekli olalım. Bir şey uğruna çalıştığı zaman insan, çalışmaktan daha az bayıyor. Gerçi ben ona rağmen sahilde çalışmayı pek sevmiyorum ama bir öz eleştiri yapınca bunun nedeni biraz da tatilde olmadığım zamanda da çok çalışmamam. Tamam iş yapıyorum ediyorum ama erken emekli olmak istiyorsak muhtemelen biraz daha kasmam gerek. Hani demiyorum günde 16 saat çalışayım diye ama 8 saat çalışabilirim biraz daha disiplinli bir şekilde en azından. Ya da daha doğrusu hedeflerim için gereken zamanı ayırdığımdan biraz daha emin olurum. Konu yine döndü dolaştı hedeflere geldi ama olsun kötü bir şey değil bu. Bu arada yine ne zamandır hedeflerime veya değerlerime bakmıyorum. Şimdi ara verip bunlara bakıp biraz öz eleştiri yapacağım. Bunun yanında hedeflerim için 1 yılın sonuna yaklaşıyorum. Yakında biraz daha ayrıntılı bir değerlendirme yapıp bir sonraki yıl için yeni hedeflerime kafa yormaya başlasam iyi olacak. Bir sonraki araya kadar sağlıkla kalın.
Vol. 5
İyi akşamlar gençlik, saat 19:24, hala sahildeyiz ve ben yine şezlongdayım. Artık sahildeki son saatlerimize yaklaşıyoruz, muhtemelen bugünlük son yazımı yazıyorum. Günün farklı saatlerinden yazdıklarıma geri dönüp bakmak açıkçası benim için ilginç olacak diye düşünüyorum. Böyle parça parça yazma işi de aslında keyifli oldu ha, tekrar yapmak isterim açıkçası. Neyse. Günün son saatleri arkadaşlar arası farkı planları, birbirini kırmadan birleştirmekle geçti. İnsanlar galiba gittikçe birbirlerinin istekleri uğruna kendi isteklerinden vazgeçmekten uzaklaşıyorlar, ben hariç bence. Benim asıl sinir olduğum insanların bu kadar kendi istekleri doğrultusunda tripleri olması. Ulan herkes illa kendi istediği olsun istiyor, olmayınca ya bir karış surat, ya da ben yokum deyip planı bozmaca. Hep birlikte geldik aq buraya, illa bir orta yolu bulacağız, maksat beraber olmak. Ama bu sadece benim fikrim galiba. İnsanların maksadı sanki kendi keyiflerine bakmak, pek kimsenin umrunda değil sanki güzel bir arkadaş muhabbeti eğlencesi, mekan zaman farketmeden. Neyse artık sizlere veda ediyor, biramla beraber bu düşüncelerden uzaklaşıp kendimi sahilde gün batımına bırakıyorum.