Bugünkü konumuz en son koştuğum koşu, Geyik Koşuları By Night. Koşunun kendisine geçmeden önce biraz background info vereyim sizlere. Bildiğiniz üzere neredeyse iki yıldır katıldığım ilk koşu oldu bu. En son yine başka bir Geyik Koşusu koşmuştum 22 Kasım 2020’de. Bu kadar ara vermemin temel sebebi uğraştığım türlü türlü sakatlık oldu. Bir noktadan sonra artık kendime hazır olmadan yeni yarışa falan kaydolma, nasıl olsa yarışların bir yere kaçtığı yok demiştim. İşte aradan bu kadar süre geçti sonrasında.
Şimdiye kadar Geyik Koşuları‘nda hep 14k koşmuştum ama bu sefer 8k’ya katılayım dedim. Tekrardan düzenli koşabiliyor olsam da Geyik 14k biraz şu aşamada benim için fazla zorlayıcı olacaktı. Hem 8k parkurunu da önceden hiç koşmamıştım, biraz merak da ediyordum nasıl olur diye.
Farklı farklı koşuların içinde bu Geyik Koşusunu seçmemin bir başka nedeni ise bu koşunun gece koşusu olmasıydı. Önceden bir kere gece koşmuştum ve çok hoşuma gitmişti. Tekrarlamak istiyordum. Bütün bunlar aklımda kaydımı yaptırdım ve sonunda koşu günü geldi.
O var bu var ben zaten çok kasmayacağım bu sefer yalanları
Ne yalan söyleyeyim aslında koşu günü koşu için pek hazır değildim. Yani koşu antrenmanları bakımından hazırdım, 8km’yi de Geyik Koşuları’nın zorlu parkurunda da olsa rahat koşabilecek seviyeye getirmiştim kendimi ama biraz yoğunluktan, biraz dışarı çıkmaca gezmecelerden son bir hafta kendime çok iyi bakamamış, güzel güzel beslenememiştim. Üzerimde biraz uykusuzluk ve yorgunluk da vardı. Ama olsun çok önemli değil. Bu koşunun benim için asıl amacı öyle ya da böyle tekrar yarışlara başlamaktı.
Öncesinden kafamda bu parkuru şu sürede bitirsem iyi olur falan diye hesap da yapmadım. Zaten gece koşusu olduğu için işi biraz geyiğe de vurmuştum. Rahat rahat ormanda karanlığın tadını çıkarırım diyordum. Ama bir yandan da insan kendini tanıyor. Bazen koşulardan önce kendime ne kadar desem de bugün rahat ve yavaş koşacağım diye, start anı geldiğinde bunların hepsi unutulabiliyor. Tabi ki burada da aynısı oldu.
8k nispeten kısa bir mesafe, çok da katılımcı yok, belki bunlar bana fırsat olur güzel bir derece yaparım diye hızlı bir başlangıç yaptım yine hırsıma yenik düşüp. İyi de oldu belki aslında. Öndeki 4-5 kişilik, benim kendilerine yetişemeyeceğim belli olan, hızlı bir ekibin arkasında kendime göre yüksek ama 8km sürdürebileceğimi düşündüğüm bir tempoda koşmaya başladım. Yaklaşık 2km bu şekilde güzelce gitti aslında. Yorgunluk, uykusuzluk falan uçtu gitti tabi kafamdan benim.
Shit hits the fan
Tabi gece koştuğumuz için parkurdaki işaretleri takip etmek baya önemli ama önünde insanlar olduğu zaman bazen işaretleri çok sallamayıp önündekini takip edebiliyorsun. Ama benim şansıma önümdeki arkadaşın kafa lambasının pili bitmiş. Bir süre sonra ben ona yetiştim zaten. Bana kafa lambasının pilinin bittiğini söyledi. Bende de yedek vardı, ona benim yedek kafa lambasını verdim. Bir iki cümle muhabbet edip yola devam etmeye başladık. Ama bu sırada meğerse parkurdan çıkmış başka yanlış bir tarafa girmişiz.
Kısa bir süre sonra fark ettik yanlış yolda olduğumuzu. Geri dönüp yolu tekrar bulup koşumuza devam etmeye başladık. Tabi 2-3dk kaybetmişizdir herhalde bu sırada. Önümüze de herhalde 5-10 kişi geçmiştir o arada. Aslında koşudan önce bana şöyle ortalarda bir sırada yavaş yavaş koşup bitireceksin deseler hiç şikayetim olmazdı. Ama işte bir kere koşuya iyi başlayıp güzel güzel gidip umutlanınca bu kaybolma işi beni acayip uyuz etti.
Yine de daha koşunun başındayız, önümdekileri tekrar geçebilirim diye düşünüp, hızlanıp koşmaya devam ettim. Sorun şu ki bu sefer de sürdürebileceğimden yüksek bir tempoda koşup saçma bir sarmala girdim. Hoşgeldiniz 200+ nabızlar diyarına. Koş, nefes nefese kal, dayanama tekrar yavaşla, tekrar hızlan… Ormandaki parkurun yokuşlarının ve karanlığın da zaten pek bir yardımı olmuyor bu duruma.
Bir tık toparlanma, son bir zorlama
Yaklaşık 5. km’ye kadar böyle kendimi bitire bitire tekrardan arayı kapatmaya çalıştım. Açıkçası kapattım da. Köpekleriyle beraber koşan iki koşucu vardı. Helal olsun onara da köpeklerle gece şu parkuru koştukları için ki hızlı bir tempoda koşuyorlardı. Başlangıçta hep beraber koşmuştuk. Onları tekrar yakaladığımda kaybolmadan önceki yaklaşık sırama geldiğimi tahmin ettim. Onlar köpeklerle beraber koşmaktan biraz yorulmuş gibilerdi, kendileriyle selamlaşıp, onların önüne geçip koşuya devam ettim.
Anca bu noktadan sonra önümdekiler ve arkamdakiler arasında mesafe açılmış oldu ve ben tek başıma koşmaya başladım. Bu sırada zaten 6. km’ye falan yaklaşmıştım herhalde, koşunun bitmesine pek bir şey kalmamıştı. 8k parkuruyla ilgili, daha doğrusu 8k gece parkuruyla ilgili çok beğenmediğim tek şey bu oldu aslında. 8km bir tık kısa bir mesafe olduğundan haldur huldur hızlı koşulan bir parkur oluyor ve çok uzun süre tek başına kaldığın kesitler olmuyor. Benim bir gece koşusuyla ilgili en sevdiğim şey ise karanlığın içinde tek başına kalma olayı. Hem yüksek tempodan hem de parkurun kısalığından çok fazla gecenin keyfini çıkaramadım açıkçası. Kaybolmasaydım belki durum biraz farklı olurdu ama çok da önemli değil.
Ben tekrar kendime uygun yüksek ama son 2km’yi yavaşlamadan bitirebileceğim bir tempo tutturup daha düzenli bir şekilde koşmaya başladım. Aslında koşunun sonuna kadar başka kimseyle karşılaşmam diyordum ama son 1km civarı önümde 2 kişinin ışıklarını gördüm. Bir süre sonra yetiştim onlara. E tabi yarış hırsı ben onlara yetişince aramızda mini bir rekabet de oldu. Ben onları geçtikten sonra hızlanıp bir süre benim arkamdan aynı tempoda devam ettiler. Ama artık benim bu kaybolma mevzusundan sonra tekrar başka biri tarafından geçilmeye hiç niyetim yoktu. Finişe çok yok diyerek hızlanabileceğim kadar hızlandım. Neyse ki arkamdakiler kısa bir süre sonra yavaşladılar. Yarış da zaten kısa süre sonra bitti.
Hoş sürprizler
Kısa bir parkur da olsa benim için baya maceralı oldu bu koşu. Ama baya da keyif aldım. 46:33’lük bir süreyle bitirmişim. Bu parkuru ilk defa koştuğum için çok bir şey diyemeyeceğim süre ile ilgili ama sıralamama baktığım zaman hoş bir süprizle karşılaştım. Genel sıralamada 6., 18-34 yaş kategorisinde 1. olmuşum 🙂 Hayatımda ilk defa bir kategoride ilk üçe girdiğim için baya heyecanlandım açıkçası. Gerçi topu topu 39 kişi koşmuş, benim yaş kategorimde de 9-10 kişi vardı galiba zaten. Ama olsun yine de insanı heyecanlandırıyor böyle şeyler.
Neyse ki kaybolma işinin farkını kapatabilmişim birazcık. Önümde bitirenlerin derecelerine baktığımda zaten olabilecek en iyi sıralamayı yaptığımı gördüm. Belki bir sıra daha yükselirmişim ama o da belli olmaz. Kısacası gayet memnunum kendi performansımdan. Bu Geyik Koşuları genelde benim için iyi geçiyor zaten, seviyorum Geyik Koşularını.
Ama bütün bunların dışında çok daha mutlu olduğum bir şey var ki o da koşuyu neredeyse ağrısız koşmuş olmam. Zaten son zamanlarda koşu ile ilgili tek hedefim sakatlanmadan düzenli koşabilmekti. Galiba sonunda o noktaya geldim. Koşu sonrası sağımda solumda çeşitli ağrılar var ama bu kadar zorlandığım bir yarış sonrası normal şeyler. 3-5 gün içinde biraz kendime bakım yapıp toparlarım diye düşünüyorum. Böyle yani gençler, yaşasın tekrardan yarışlara katılabiliyor olmak 🙂