İsterseniz bir soru yanıtlayalım beraber. Yanında ne olmadan evden çıkamazsın?
Bu sorunun yanıtı baya net tabi bence: Cüzdan-telefon-anahtar üçlüsü. Bu arkadaşları artık bir paket halinde düşünmek lazım. Üç silahşörler. Öyle bir üçlü ki bu insan sanki bu üçlüyü yanına aldıktan sonra basıp her yere gidebilir gibi geliyor.
Muhtemelen gider de bu arada. Sonuçta backpacking diye bir şey var. Biraz finansal gücü olan bir cüzdan gerekli backpack işini kısa sürede çözecektir. Telefon da akıllı ise tamam zaten işte. Al bu üçlüyü yanına, çık gez dünyayı. Hakikaten güçlü bir üçlü bu. Telefon-anahtar-cüzdan. Veya başka hangi sırayla söylersen artık.
Aslında şimdi düşününce belki anahtar biraz zayıf kalıyor gibi geliyor böyle dünyayı gezmekten falan bahsedince. Ama bence öyle değil. Anahtar buradaki manevi destek. Sırtını dayayabileceğin arkadaşın. Zor zamanlarında sana döneceğin bir evin olduğunu hatırlatıp sırtını sıvazlayan dostun. Anahtarı küçümsememek lazım.
Anahtar taşımayayım diye şifreli falan kapı da yaptırmamak lazım. Anahtarları elde fiziksel olarak tutabilmek lazım. Anahtarın manevi gücünü hissedebilmek lazım.
Tabi bu telefon-cüzdan-anahtar üçlüsüyle dünyayı fethetme işi biraz minimalist bir kafa. Eşyadan arınmayı bilmeyi gerektiriyor. Ama öyle olmalı zaten. Eşyaya kafayı çok takmamak lazım, çok bağlanmamak lazım.
Anahtar-telefon-cüzdan üçlüsü yeterli. Bir de kendini ekle, dört kişi oldunuz zaten. Yeterince kalabalık bir ekip. Yalnızlık da çekmezsin. Anahtar kritik tabi.