13.08.2017 – Pittsburgh, PA / Cansu’nun evi
İşte kasmayacağım kısım bu. Başkaları için bir yazar olmak uğruna kendim için yazarlığı feda etmek istemiyorum.
Dünkü durumdayım tekrardan, o yüzden ben bu işi bu sefer biraz daha irdelemek istiyorum.
Saat 21:05 ve ben yine bir şey yapacak enerji bulamıyorum kendimde. Uyusam uyurum aslında ama bir yandan da bir şeyler yapacak enerjim varmış da canım hiçbir şey yapmak istemiyormuş gibi geliyor. Bir şey yapasım var ama aklıma gelen şeyleri de yapmak istemiyorum. Bir nevi üzerimde yine bir motivasyon eksikliği var.
Böyle durumlara çok düştüm aslında o yüzden biraz tecrübeliyim. Bir şey yapabilmem için şu anda o şeyle alakalı hedefimin kafamda net olması lazım. E hani konuşmuştuk bunları? Neyse, çok üstüne gitmeyeyim kendimin.
Sonuç olarak şu anda bir şey ile uğraşacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. Belki de sadece biraz yorgunum. Belki de genel bir isteksizlik var üzerimde benim üretken olmamı engelleyen.
Kendimi çok fazla zorlamayacağım. Aynı zamanda bunun üstüne daha fazla kafa yorup kendimi mental olarak hırpalamayacağım da. En azından şimdilik. Normal olsa gerek böyle şeyler. Robot değiliz sonuçta, yani bildiğim kadarıyla ben değilim.
Yazarlık Kafası
Biraz yapmak istemediklerim yerine, yapmak istediklerim üzerine düşünmekte fayda var bence. Mesela bu aralar çok rahat kendimi yazarken buluyorum. Şu dakikada bile başka hiçbir şey yapmak istemezken kendimde yazacak enerjiyi bulabiliyorum. Madem canım yazmak istiyor, ben de yazayım o zaman. İlla her şeyi de en küçük ayrıntısına kadar sorgulamamak lazım. Canım yazmak istiyor, o zaman yaz aq. Hayat bu kafayla yürümez tabi ama olsun aralarda böyle olmanın zararı yok herhalde.
Bir de şu aralar çok düşündüğüm acaba benden yazar olur mu meselesi var tabi. Muhtemelen bunda şu okuduğum Murakami’nin “What I Talk About When I Talk About Running” kitabının da çok etkisi var. Adamın şak diye yazar olma hikayesi ister istemez ulan ben de belki olurum dedirtiyor insana.
E sonuçta boş boş yazar olma hayali de kurmuyorum bence. Bol bol yazıyorum da kendi çapımda. Blogum var, bol bol yazdığım günlüğüm var, kaç tane doldurduğum küçüklü büyüklü defterim var. Aslında şimdi böyle düşününce arkadaşlarımdan ve tanıdıklarımdan çok daha fazla yazıyorum gerçekten. Ulan hakikaten az da uğraşmıyormuşum bu yazma işiyle.
Tabi şimdiye kadar çoğunlukla keyif için yazdım. Ama şu anda konuştuğumuz fikir biraz daha ciddi bir şey, yazar olmak. Veya hakikaten daha ciddi mi bu? Bilmiyorum. Yazarlık hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum. Muhtemelen öğrenmenin tek yolu da denemek. Deneyelim bakalım. Çok kasmadan ama. Çünkü yazmayı seviyorum ve öyle kalmasını istiyorum. Yazar olmasam da olur.
Veya aslında belki yanlış kullanıyorumdur bu yazar kelimesini. Sadece kendim için olsa da bol bol yazıyorum, ve belki de bu beni zaten yazar yapıyordur. Bu keyifli. Böyle kalsın, kaybolmasın.
Ama başkaları için de yazar olabilir miyim merak ediyorum. İşte kasmayacağım kısım bu. Başkaları için bir yazar olmak uğruna kendim için yazarlığı feda etmek istemiyorum. Neyse bu iş iyice felsefileşti. En iyisi ben ne yazabilirim onu düşüneyim birazcık.
Bir de şu anda okuduğum yazmak üzerine olan kitapta biraz ilerleyeyim. Bak şimdi gaza geldim bir şey yapmak için tekrardan. Motivasyonum var. Yazmak harika bir şey. Görüşürüz.