Hayatta hızlı hızlı koşup sürekli durmaktansa yavaş da olsa sürekli ilerlemek daha yararlı gibi geliyor. Devamlılık hızdan daha önemli.
Bunu koşuda da görüyorum, işte güçte de. İnsan zaman zaman yorgun oluyor, motivasyonu düşük oluyor. Böyle zamanlarda durmaktansa yavaş da olsa yürümek hedeflere daha çok ulaştırıyor insanı. Biraz süreklilik, devamlılık, ısrar, sabır gibi kelimelerle anlatılacak bir durum.
Öbür türlü sanki bir anda parlayıp sönüyor insan. Bir heves spora başlayıp harıl harıl spora gidip sonra bırakan insanlar gibi. Böyle yapan insandansa her hafta az da olsa düzenli spora giden ama bunu yıllar boyunca devamlı yapan insan spor konusunda daha başarılı oluyor.
Zor olan da aslında bunu yapabilmek, bir devamlılık sağlayabilmek. Yoksa çok örneği var bir heves başlanıp yarıda bırakılan şeylerin. Etraf yarım kalmış işlerle dolu.
En başta her şey güzel geliyor, bir hışım başlanıyor bir işe. Sonra ilk zorluklarda bir moral bozukluğu ve duruş geliyor. O duruş, o duruş oluyor. Tekrar kalkılınmıyor. Durunca kalkmak zor zaten. Bir çöküyorsun kalıyorsun. Tavşan-kaplumbağa misali. Kaplumbağa emin adımlarla gelip geçiyor, hedefine ulaşıyor.
Devam Etmek Zorken Devamlılık
Geçen gün bir işle uğraşıyorum. Aynı zamanda yorgunum ve çok bir şey yapasım yok. Bıraksalar boş atarım bütün gün. O an bir anda gaza gelip haydi bütün işleri bitiriyorum diye kendime yüklenmeye çalışabilirdim. Ama gerçekçi olmak lazım. Öyle yaparsam muhtemelen yarım saat sonra yine aynı noktaya döneceğim, fişi komple çekeceğim. Sonra kalk kalkabilirsen kaldığın yerden.
Bana asıl yararı olan şey yorgun olduğumu kabul edip, çok motivasyonum olmadığının farkına varıp, peki bugün çok hızlı ilerleyemeyeceğiz ama gidebileceğimiz hızda yavaş yavaş da olsa gidelim, adım atmaya devam edelim demek. Çünkü bitmiş bir işe veya ulaştığım bir hedefe geri dönüp baktığımda çalışmalarımın çoğunluğu hızlı hızlı sprintler atarak tamamladıklarım değil daha sürdürülebilir bir hızda, bir adım daha, bir adım daha diyerek tamamladıklarım oluyor.
Enerjin olduğu zamanlarda sprintler de yararlı. Ama çoğu iş, hedef biraz daha maratona benziyor. Kimse maratonu sprint atıp durup dinlene dinlene tamamlamıyor.
Genel olarak başarının arkasında bu tarz bir ilerleme şekli varmış gibi geliyor bana. Kendimi başarılı gördüğüm şeylerde de bunu gözlemliyorum. Haldır huldur, dan dun bir işe girip de dura kalka devam edip başarılı olduğum pek bir şey hatırlamıyorum. Ama gerekirse biraz daha yavaş gidelim, yeter ki ilerlemeye devam edelim, durmayalım, biraz sabredelim diyerek uzun vadede devamlılık sağlayarak başarılı olduğum şeyler çok.
Bunu yapmak daha farklı, içsel bir enerji ve irade gerektiriyor bir anda hızlı gitmeye kıyasla. Zor da açıkcası bu tarz bir enerjiyi bulmak. Bazen yıpratabiliyor da insanı. Ama sonunda gidilecek noktaya ulaştıran bu.