Bu ses konuları ilginç. Şu anda etrafımdaki sesler tırt. Onlar hakkında konuşmayacağım. Sessizliğin sesi diye bir şey oluyor etrafta, o güzel oluyor. Onun hakkında konuşmak istiyorum.
Erken Sabah Saatleri başlıklı bir yazı yazmıştım. Orada da biraz değinmiştim aslında. Tam sessizliğin sesi demek doğru değil tabi. Sessizliğin sesi olmaz. Belki sakinliğin sesi demek daha doğru.
Etrafta duyulan bazı sesler vardır. Biraz uzaktan gelen seslerdir bunlar. İnsanı rahatsız etmez. Bazısı doğal, bazısı yapay seslerdir. Mesela sessiz bir bağda, bahçede oturuyorumdur. Uzakta bir yoldan aralarda geçen arabaların sesi gelir, benim hoşuma gider. Denize haksızlık etmek istemem ama dalgaların sesine benzer bazen bunlar.
Denizin yakınında olup dalgaların sesini duymak da ayrı tabi, tadından yenmez. Sakinlik sesleri işte, siz anladınız. İnsan sesi olmayan sesler çoğunlukla.
İnsan sesi çoğunlukla beni uyuz eder. Çok sevmem. Konu benimle hiç alakalı olmasa bile çok konuşulan ortamlardaki konuşma sesleri beni yorar. Nadirdir insana huzur veren insan sesi. Genellikle müzik formunda falan olması gerekir.
İnsanın sakinlik seslerinin peşinde koşması lazım bence. İhtiyaç çünkü. Biz çoğunlukla anca denk geliyoruz sakinliğe. Beklememek lazım denk geleceğiz diye. Gidip yaratmak lazım sakinlik sesleri içinde huzur bulacağımız ortamları.