Amerika’da Üçüncü Yıl

Amerika’da üçüncü yılım MBA’in bitmesi ve Vistaprint’te işe başlamam ile başladı. Amerika’da İkinci Yıl yazımda bahsetmiştim birazcık, bu geçiş bende hızlı oldu. Vizeyle ilgili bazı konulardan dolayı okul bittikten sonraki yaz Türkiye’ye gidemeyecektim, o yüzden bekletmeden işe başladım. Galiba arada sadece 3 hafta vardı okulun bitişi ve benim işe başlamam arasında.

Okumaya devam et “Amerika’da Üçüncü Yıl”

Günlük Parçaları – 1

5.10.2016 – Beşiktaş/Ev

Çalışmak hakkında bu aralar çok düşünüyorum. Kendimce bazı doğrular bulmaya çalışıyorum. Dün çok yoğun bir gündü benim için. Bir seyahatten yeni dönmüştüm ve birçok iş birikmişti. Sabahtan uyuyana kadar planlı bir şekilde çalıştım, birçok iş hallettim. Gün bittiğinde çok yorgundum ama aynı zamanda gururluydum. Birçok iş halletmiş olmaktan, hedeflerime ve hayallerime bir adım daha yaklaşmış olmaktan belli bir haz duyuyordum. Beni tek rahatsız eden konu gün içinde kitap okumak, spor yapmak gibi her gün yapmak istediğim şeylere zaman ayıramamış olmaktı.

Okumaya devam et “Günlük Parçaları – 1”

Amerika’da İkinci Yıl

Amerika’da ikinci yıl hem benim için, hem de tahmin ediyorum ki oda arkadaşlarım için, herkesin kendi işine gücüne baktığı bir yıl oldu. Çok öyle heyecan veren bir cümle değil bu biliyorum ama hatırladığım kadarıyla durum böyle idi.

Okumaya devam et “Amerika’da İkinci Yıl”

Kediler Beni Bazen Üzüyor

Savunmasız canların, kedilerin vs. canının yanması beni neden üzüyor?

Eve varmak üzereydim. Caddenin kenarında bir kedi gördüm. Beyaz bir kediydi ama üstü kirden grileşmişti. Bir patisini yere basmıyordu. Dikkatli bakınca patisinin olmadığını gördüm. Sanki daha önceden bir kazada kopmuş gibiydi. Üzüldüm. Aslında kedinin dışarıdan sefil görünüşüne karşı kendi halinden memnun bir hali vardı. Memnun belki doğru sözcük değil ama ne bileyim sanki bir derdi yokmuş gibi öyle caddenin kenarında durmuş etrafa bakınıyordu.

Okumaya devam et “Kediler Beni Bazen Üzüyor”

Az Öz Arkadaşlarım

Sosyal ve çevresi geniş arkadaşlarımı düşündükçe benim çok arkadaşım yokmuş gibi geliyor bazen. Hafif hüzünlü de bir düşünce aslında bu. Ama hani şikayetçi olduğum bir konu mu, pek değil. Zaten hayatımın çoğunda yeni arkadaşlıklar arayan bir insan olmadım. Gerçi var mıdır öyle sürekli yeni arkadaş arayanlar? Vardır herhalde. Neyse.

Okumaya devam et “Az Öz Arkadaşlarım”

Amerika’da İlk Yıl

Amerika’da ilk yıl nasıl geçti acaba? Şimdi geriye dönüp bunları yazmakta biraz zorlanıyor insan. Anılar kolay gelmiyor insanın aklına. Keşke daha erken başlasaymışım günlük tutmaya diyorum. Günlükten bakar bakar yazardım buraya. Ama yapacak bir şey yok. Sonuçta bunları elimden geldiği kadar anlatmak istiyorum. Unuttuğum anılarımdan özür diliyorum şimdiden.

Okumaya devam et “Amerika’da İlk Yıl”

Ölürken İyi Bir Hayat Geçirmişim Diyebilmek Üzerine


Geriye dönüp baktığımda zamanımı iyi kullanmış olduğumu görmek.

Yukarıdaki benim yaşam boyu hedeflerimden biri. Yani ölürken bilincim yerinde olursa, şöyle bir hayatımı gözden geçirip, “İyi ya, güzel bir hayat geçirmişim, zamanımı iyi değerlendirmişim, istediğim şeylere zaman ayırmışım, beni tatmin eden şeyler yapmışım.” diyebilmek istiyorum.

Okumaya devam et “Ölürken İyi Bir Hayat Geçirmişim Diyebilmek Üzerine”

O Plandakiler Bitecek

Ön Bilgi: Beni yakından tanıyanlar biraz planlama manyağı bir insan olduğumu bilirler. Belki buralarda bir yerlerde de bahsetmişimdir birkaç kere.

Aralarda kafa patlatıyorum, gün biterken beni huzurlu hissettiren şeyler neler diye. Karnımın aç olmaması, güzel müzikler dinlemiş olmak, kafamı kurcalayan sorunlar olmaması gibi şeyler geliyor aklıma. Ama galiba beni en huzurlu yapan şey planladığım şeyleri yapmış olmak. Planda ne olduğu çok farketmiyor. Önemli olan hepsinin bitmiş olması. Yapılacaklar listeme bakıp da herşeyin bitmiş olduğunu görmek galiba bana yatmadan önce en çok huzur veren şey.

Okumaya devam et “O Plandakiler Bitecek”